“Psikosentez, kendi iç hayallerinin ve dışsal etkilerin kölesi olmayı reddedenlere,
İçlerindeki psikolojik güçlerin oyununa karşı pasif kalarak, teslim olmayanlara,
Ve kendi yaşamlarının efendisi (master) olmaya kararlı olanlara yönelik bir psikolojik gelişim ve kendini gerçekleştirme metodudur.” -Roberto Assagioli
Friedrich Nietsche
Karanlık varsa ışık da vardır; bilinçaltı varsa süper bilinç de vardır. İşte Psikosentez bunu vurgular.
Umut’un psikolojisidir o. Modern psikolojinin çıktığı ilk zamanlarda, insanın keşfedilmek için çocukluk dönemine gidilirdi. Psikolojik sorunların tedavisinde, geçmişteki kökleri esas alınırdı. 1911 yılında İtalya’da psikanalizi uygulayan Assagioli, psikolojik geçmiş anlayışına, ‘Psikolojik Gelecek’ kavramını eklemiştir. Geçmişin bastırılmış, kapatılmış enerjileri farkedilip, düzenlenip yeniden entegre edildikçe, insanın gizlide kalmış potansiyelleri, yeteneklerinin ortaya çıktığını vurgular. Bu şekilde bu umudun psikolojisi ile insan kendini şifalandırıp geliştirme şansına sahip olur.
Assagioli 1888-1974 yılları arasında yaşamış ve kurduğu Psikosentezi daha da geliştimek için çok çalışmıştır. Bu methot batıdaki bilinçdışı kavramı ile doğudaki mistik ÖZ kavramını birbirine entegre eden bir yaklaşımdır.
İnsan bu evrende tek başına değildir, evrenin bütünlüğü içinde ve her şeyle ilişki içindedir.
Psikosentezde insanın ‘bütün ’ile olan ilişkisi vurgulanır, insanın bütüne yönelik dürtüsel tepkileri gözlemlenir. Sadece bu dünyadaki varlığı değil, evrendeki yeri ile birlikte ele alınır insan. İnsan olma deneyimine duygusal ve fiziksel deneyimler, düşünce ve zihin proseslerine onun ruhsal varlığı da katılır. İçteki Yüksek benlikle alt kimlikler arasında köprü kurulur.
Kendi döneminde Freud psikoanalizi kurduğunda, çalışmalarında hep binanın bodrum katını temel almış, hatta yazılarında beni binanın bodrum katı ilgilendiriyor, ‘ demiştir. Oysa Assagioli, insanıbir bütün olarak ele alır ve eğer bir bina metaforuyla anlatırsak, her bir kat önemlidir ve psikosentez tüm yöntemleriyle binanın içinde bir asansör inşa eder adeta. Çünkü kişiliğin bütün katmanları arasında bir sentez gerçekleştirmektir önemli olan.
Böylece insanı tüm yönleriyle kucaklayan, analizden çok sentez yapan holistik bir metot olarak karşımıza çıkar Psikosentez.
Psikosentezin temeli Assagioli’nin YUMURTA diyagramına dayanır. Psişeyi anlatan bu diyagramda en altta, bireysel bilinç dışı, ortada orta bilinç dışı ve en üstte yüksek bilinç vardır. Yumurtanın çevresi ise kolektif bilinç dışına aittir.
Yumurtanın tam ortasındaki küçük daire bizim günlük benliğimizi simgeler. En tepede her şeye hakim, her şeyi içeren Süper bilinç, yüksek benlik mevcuttur.
En alt bölüm Freud’un ID tanımını anlatır. Temel dürtüler, hayatta kalma ve güvenlik ihtiyacı burada deneyimlenir.
Orta alan, kişiliğin bilinçli bölümünün enerji, kaynak ve değerlerini içerir. Burası bizim özdeğer, kendimizi gerçekleştirme alanımızı temsil eder. Kendinin bilincinde olma potansiyeli de bu alandadır.
Süper bilinç alanı ise, spiritüel enerjiler, yaratıcılık, anlam, amaç ve bütünle olan içiçe geçmişliği içerir.
Bireyle kolektif arasında akan enerjiler ise diyagramın dışında kolektif bilinç dışını oluşturur. Buradan da kolektiften fikirler, imajlar ve insanlığın deneyimine ait bilgiler alınır.
En tepede ise kişilik ötesi ‘Ben’ bulunur.
Ruh bizim içteki özümüzdür, onun vasıtayla yaşama bağlanırız. İyilik, Hakikat, Güzellik, Sevgi onun içindedir.
Bütün bu elementler entegre olduğunda, insan anlamlı ve gerçek bir yaşam sürdürebilir. Dünya ile ilişkisi yaratıcı ve anlamlı olur.
İşte, Psikosentez bütün içeriği ile bunu sağlamayı esas almıştır.
İster mistik bir pencereden bakın yaşama, isterse bambaşka bir pencereden, sizi Psikosentez yoluyla içinizdeki saf bilinci ve iradeyi keşfetmeyeve daha anlamlı ve huzurlu bir yaşama yönelmeye davet ediyoruz.